Monday, March 23, 2009

"in! Yani asagiya in !"



Kemal'le Celal 'sightwords' calisiyorlar,

Bizim ab, eb, ib,ib gibi bi sey iste.

Celal ona ogretirken nedense birden durum tersine donuyor ve Kemal babasina ogretmeye basliyor.

Hem gosteriyor hem ogretiyor sightwords'leri.

Baba bak bu 'in' yani 'asagiya in!'

Bayildik gulmekten.

Iyice karisti isler:))

Thursday, March 12, 2009

Iste o fotolar..

Boyle heyecan yapinca blogun izlenme orani artiyormus, yoksa fotolarda bi heyecan oldugundan degil:))



Bi dogumgunu hatirasi. Ondekiler dogumgunu gullerim. Kucagimdaki de 'nazik' oglum: mumlari 'anne ben senin icin sondurebilirim' diyerek kendi sondurdu, hediyeyi de ayni sekilde 'senin icin acmami ister misin?' diye sorup cevabini beklemeden kendi acti, ben de dogumgunu kutlamis oldum iste:))


Bu benim yeni evimize dair en sevdigim sey. Cok guzel bir agac. Her sabah perdeyi acip onu gorunce gune daha guzel basliyorum. Celal yazin da pembe yapraklari olacagini soyluyor. Malum ben severim ama pek anlamam agaclardan.


Kemal ve korkulugu, neyi korkutacagini bilmese de cok sevdi onu..


Kemal'in cadiri. Eski evimizde hic bi yere sigdiramiyorduk, burada yerini buldu.


bu laleleri cekemeden edemedim, sevgili esimin hic bir ozel gun falan yokken aldigi laleler olunca ayri bir anlam ifade ediyor haliyle:))


Kemal beyin somine sefasi. Uzun zaman somineye sopa dedi. Soba demeye calisiyordu zannedersem. bizim de boyle yaptigi kelime hatalarini duzeltmeme gibi bi huyumuz var nedense (tabi gulmeye bahane) Telefonda anneme bi neseyle annanane bizim sopamiz var biliyo musun deyince, duzeltmeye karar verdik ama:))


bir tasinma goruntusu. Kutunun altindaki ele dikkat.

Tuesday, March 10, 2009

We are moving: The End (or the beginning!)




Bu yazi dizisi isini sevdim, bos bi zamaninizda dokturuyorsunuz, sonra parca parca yayinliyorsunuz, yoksa ben boyle her gun hergun otutup blog yazicam, gorulmus mudur?

Evimize tam olarak tasindik nihayet, temizligimizi yaptik, eksiklerimizi aldik (Ikea ve Robert Dyas sagolsun!)

Ve hatta ilk misafirlerimizi bile agirladik haftasonunda. Zannederim memnun kaldilar, cevre gezileri, alisveris gezisi (Braintree Freeport paket programa dahil artik), bahcede mangal, tantuni, baya baya gelistiriyoruz misafir agirlama isini, arkadaslara duyurulur:)

Bu arada, benim dogumgunum vardi tabi, 6 Mart itibariyle bir yas daha buyudum. Boyle diyorum cunku bu sene dogumgunumu bir yasina giren bir kucuk beyle beraber kutladik, ben 31'e o 1'e girdi, dusunun artik:))

Hersey guzeldi, kalabalik olunca daha iyi cikiyor boyle seylerin keyfi,

E diyorum ki, daha fazla sabrinizi zorlamayip su meshur evimizin fotolarini koyalim:))
Ilk bastakiler resmi fotolar, hani benim internette gorup de aman aman kacirmayalim diye derde dustugum:)) Ilk iki fotograf evin onden ve arkadan gorunusu, digerleri de bahce, odalar, mutfak falan. Ama asil eglenceli fotolar az sonraaa..

herkese selamlar

We are moving (Part V): First breakfast in the new home: (Are we on holiday?)


O kadar yorulduk ki,
Gunlerden Cumartesi,
Eve yigdigimiz esyalari o tarafa bu tarafa hislica yerlestirip, detayli duzenlemeleri sonra yapariz dedik, once bi kahvalti yapalim di mi?
Bizim bu kahvaltilar meshur, en sevdigimiz ogun kahvalti, gerci kendisi bi tur bruncha donustu zaman icerisinde,
E bi yeni evde de cayini kaynattin mi ev daha mi guzellesiyor nedir?
Conservatory’e hazirladik kahvaltiyi,
Bahceyi de actik,
Caylarimizi bahcede icecegiz,
Kemal bahceden bu tarafa gelmiyor artik,
En cok onun icin seviniyorum,
Zaten uzerimizde yorgunlugumuzu bile bastiran bi huzur:)
Birden bu evin bize neyi cagristirdigini bulduk,
Yazlik, yani tatil,
Mustakil, bahce falan, okulda gorunmuyor pencereden,
Tabi bu havadan cabuk kurtulmak gerek,
Yapacak o kadar cok is var ki,

Monday, March 09, 2009

We are moving (Part IV): when we got all these stuff?

Celal soyleyip durdu, biz Ingiltere’ye iki bavulla gelmistik diye,
Pekala olabilir, simdi de sadece (10) araba dolusu esyamiz var(!)
Burasi cocuklu ev malum, zaten bes-alti kutu Kemalin arabalari, kitaplari, boyama alet-edavati, toplari, ne biliyim golf takimi (!), scooter’i, e tabi giysileri,
E biz de ogrenciyiz, kendi kitaplarimiz, benim geri vermeyi israrla reddeip,17. kez renew yaptigim kutuphane kitaplari, laptop, printer, p.s. elektronik aletlerimiz, ayakkabilar (ayri bi baslik gercekten, yine arkadasimin kulaklari cinlasin, ne kadar ayakkabi aldirdi bana, yetmedi bi de kendi aldi benim icin, simdi bi ‘shoe cubboard’ almam gerektigini dusunmeye basladim!)
Tabi ufak tefek mutfaga eve aldigimiz seyler,
Ve en buyuk yer alanlardan biri de erzaklarimiz!
Her Turkiye’den donuste, annelerimizi kiramayip getirdigimiz, envai cesit sey,
Anlayacaginiz baya baya bi esya,
Kutula, kaldir, kutulari ac, duzenle,
Bu esyalar o eve nasil sigmis bi iyice dusun,

Friday, March 06, 2009

We are moving (Part III): How to re-do a fully-furnished?


Hersey hizla gelisti sonra,
Tabi bizim iki ay onceden ayrilacagimiza dair ‘notice’ vermemiz gereken, benim coktan gozden cikardigimiz bi evimiz daha vardi,
Gerci hakkini yemeyelim, eski evimiz de cok guzeldi, ozellikle arabamizin olmadigi donemlerde okula yakin olmasi, icinde her turlu esyanin olmasi, cabuk isinmasi vs. guzeldi,
Ama dort kat cikip inmek hergun, ozellikle de bavulla inip cikmak yormustu bizi (Tuba kulaklarin cinlasin:))
Bi de gercekten kucukmus, yeni eve gecince anladik, devamli bir birliktelik icerisindeydik ailecek, hani soyle bi kenara cekilmek, ya da Kemal evdeyken ders calismak vs. mumkun degildi, bi de Kemal futbol oynamaya baslamisti evin icerisinde, ve bu beni baya geriyordu alt komsumuzun tez supervisor’im oldugunu dusundukce,
Neyseki oraya da hemen bi on gun icerisinde kiraci cikti, zaten
Ondan sonrasi acili oldu ama,
Kontratimiza gore evi ilk aldigimiz hale getirmek gerekiyordu,
Full-esyali bi evi ilk haline getirmek pek kolay degilmis,
Bardaklarin bir kismi kirilmis, bazi tabaklar toptan kayip, Kemal perde askilarini kirmis, butun duvarlara meshur ‘sticker’larindan yapistirmis vs.
Herseyi tamamlayacagiz diye ugrastik baya,
Komik anlar da oldu ama, mesela Celal'in bi kupayi son gun sabah ofisinde bulup aldiginda, yuzundeki o zafer ifadesini unutmayacagim, kupalar tamamlandi ya:)
Sonunda evi teslim ettik,
Diger eve yigdigimiz esyalara bakma zamani geldi,

Thursday, March 05, 2009

We are moving (Part II): The Perfect House


Neyse sonucta, ben bi aksam-ki Pazar aksami Kemal’i Celal’e satmis, yine okulda bi seyler hazirlamaktayken, bir kac gundur derse dalip gunluk right move kontrolumu yapmadigimi farkettim, ve bakmamla ilk anda begendigim evi gormem bi oldu: yeni, esyali, bahcesi var, calisma odasi var vs. hatta conservatory’si, kileri ve utility room’u bile var, yani siprais versem o kadar olur, hemen arasam mi dedim, ama pazar aksam, siteye de yeni konmus, pazartesi sabah ararim dedim,
Aksam Celal’e de gosterdim o da begendi, hemen yerine de bakti google map’ten, (malum onceki deneyimler!)
Sabah Kemali okula biraktik, ben hemen aradim saat 9.00 daha,
Bi kadin acti, evin adresini soyleyince, ’I am afraid it’s gone!’ demesin mi,
Sok oldum, ne zaman ’gone’ oldu demeye kalmadi, ’I’m sorry’ vs, kapattik,
Ben bozuldum tabi, hatta baya bozuldum,
Okula gittik, lab’da islerimiz vardi,
Bu sirada benim ’genius’ aklima bi sey geldi,
Hani Turkiye’de yaparlarya ’bi de sen ara bakalim sana da ayni seyi diyecek mi’ diye,
Celal’e bi de sen arasana dedim, o da aradi,
Bilin bakalim ne oldu,
Kadin ‘kacta gormek istersiniz’ diye sordu!
Biz de atladik tabi, hemen bugun!
O gun de acayip kar yagmisti, baya bi okul tatil oldu,
Neyse, biz cetin hava kosullarina aldirmadan, arada bi de ‘board report’ teslim edip, evin yolunu tuttuk,
Bundan sonrasini Celal’den dinlemek lazim aslinda,
O pazarlik payi birakmak icin ‘cool’ takiliyor,
Halbuki bosunaymis, cunku ben hayran hayran evi gezip ‘cok guzel, cok guzel, hemen offer verelim’ deyip duruyormusum,
Gerci ben de bi ara kadin salondaki somineyi yakinca, kanapeye oturup kalkmak bilmedigimi, bi de bahcede Celal’le hafif kartopu olayina giristigimizi hatirliyorum ama,
Neyse beni evden cikardilar bi sekilde,
Ve de Celal evi baskasina gostermemesini, bizim istedigimizi soyledi,
Benim moralim de baya degisti tabi, dipten tepeye:))
p.s. teknik aksakliklar nedeniyle dizi yazimiz iki gun gec yayinlandi kusura bakmayin.

Sunday, March 01, 2009

We are moving (Part I): House hunting


Gec bi baslik ama olsun atmaya bile yeni firsatim oldu malum..
Biz tasindik.
O bi kere bahsettigim eve degil tabi ben unutuyorum bazi gelismeleri yazmayi.
O eve verdigimiz offer’i ev sahibi kabul etmemisti, biz de inat etmistik, bu kadar krizde adamin havasina bak diye, sonra baskasi tutunca bozulduk tabi ama ne yapalim,
Neyse sonra ben ev bakmaya devam ettim,
Celal bir konuya kafami taktim mi bi daha imkani yok vazgecmedigimi soyluyor, ‘saplantili’ nin kibarcasi:)
Neyse gercekten takilmistim bu ev isine,
Ama gonullu bir takilma dogrusu, aslinda mimar olsam gerekmis hani:)
Right move diye bi site var burda, oradan bakiyordum her gun evlere,
Sonra daha pratik bir yol kesfettim ve tek maille tum emlakcilara taleplerimi ilettim,
Sonrasi devamli beni aramaya, mail atmaya vs. basladilar,
Ozellikle telefonda ingilizlerle anlasabilmeyi bedava practice olarak degerlendirdim ben de, sonunda baya baya anlastik:)
Neyse bu arada kriterlerimizi karsilayan evleri gormeye de basladik (buna viewing diyoruz, see falan derseniz acayip bir sey demis muamelesi gorursunuz)
Arada sirf benim merakimdan gezdigim bi kac ev de vardi tabi
Mesela viktoryan tarzi evlerin icini geldigimden beri merak ediyordum, hani ingiliz arkadaslar da bizi evlerine davet etmek icin yarismiyorlar, hatta kimseyi davet etmiyorlar, mumkunse disarida ya da pub’da gorusuyorlar,
Bi de bahceli bi cottage’a gittik yine benim merakimdan:)
Bahce demek haksizlik olur, hani traktorle falan surebileceginiz buyuklukte, icinde cesitli agaclar, sera vs. olan devasa bahcenin icindeydi ev, sonradan baya dalga gecti Celal benimle bu evle ilgili olarak,
Baska, Kemalin okulu nehir kiyisinda ya, onun kardi kiyisinda bir yer var , Rowhedge diye, oraya gittik, Kemal’in okuluna 0.4 mile gorunuyordu,
Ev de guzeldi,
Ve fakat, bu 0.4 milin icerisinde nehir de vardi, ve yakinda kopru falan da yok, bunun kanolarla karsiya geciliyormus,
Celal bununla da dalga gecmeyi ihmal etmedi tabi,
Sabah Kemal’le yagmurluklarini giyip kureklere asilirlarmis artik okula yetismek icin,
'cek oglum oglum cek okula gec kalacagiz!’
Bi ev de (biz Portekizli’nin evi diyoruz) baya hosumuza gitti, daha dogrusu esyali olmasi ilgimizi cekti, Portekizlinin ektigi cok guzel bi bahcesi de vardi, nerdeyse tutacaktik da, galiba ingilizlerden sonra bi akdenizlinin ilgisi aklimizi celdi, fakat bu sefer benim icime sinmedi bi turlu, cunku, mutfagi eskiydi, Portekizli yemek pisirmiyormus(!), bi de Kemal’in odasi olacak olan oda pembeydi ama bastan ayaga, duvarlar halilar falan,
Ingilizler herseyi seviyorlar, bize 'huge', 'lovely' diye reklam ve bizim hic begenmedigimiz evleri yazmiyorum bile,
Bi de ev eskiyse 'it has a character' diyorlar:)
Anlayacaginiz macera ustune macera yasadik bu ev isinde..
(Devami yarin..)

Rana bu kadar:))

Kemal de bu kadar!