Friday, December 25, 2009

Eskiyen yil ve yeni yil..

Hani eskiden karikaturler vardi, bir onceki yili yasli ustu basi perisan bi adam seklinde gosteren, yeni yilda genc olurdu, hayat dolu, parlak.
Gelmesini onca umitle bekledigimiz yeni yil giderken gosterdigimiz bu vefasizlik ilginc gelmistir bana hep.
Aslinda gayet guzel vedalasmaliyiz gecen yilla.
Acisiyla tatlisiyla gercek kendisi, onumuzdeki yil ise yalniz hayallerden ibaret.
Gecen yil bizim uzaklardaki minik ailemiz icin de aci-tatli karisimiyla gecti.
Kemal bir yas daha buyudu, baya bir sey ogrendi, cok guzel bi yaz gecirdi, bahceli bi evde oturmamizin butun avantajlarindan yararlandi, bu arada biraz basina buyruk oldu, bi yandan da bizimle baya sohbet edecek kvama ulasti, yilin son donemi onun icin biraz sikintiliydi, ateslenmemeler, chicken pox'lar derken, kendisi de yoruldu bizi de uzdu ama cok sukur toparlaniyor, a bi de gayet vatansever bi cocuk oldu, gecen hafta ucakta Turkiye'ye dogru gelirken 'yaklasiyoruz yaklasiyoruz' diyerek sevinmesini unutmayacagiz,
Celal, pratik ingilizce de super bir ilerleme kaydetti, bilimum emlakci, telefoncu, tamirci vs. ile stres dozlu gorusmeler yaparken baya bi ingiliz diyalektigi gelistirdi, doktora calismalari da ozellikle board meetingler oncesi endiseli ama sonucta gayet iyi ilerledi, bu yilin onun icin en buyuk degisikligi ciddi ciddi spora baslamasi oldu, tabi bunda bizim ordaki gym'e devem eden super fit ingiliz askerlerin de etkisi oldu,
Ve ben..masteri bitirdim nihayet, hic okumadigim kadar cok akademik yayin okudum bu arada, tonla essay yazdim, masterin daha kolay olacagini dusunmustum ama beni baya zorladi, ozellikle tez yazma donemi, tabi hamileligin de etkisiyle zorlu gecti baya, ama guzel sonuc alinca unutuldu tabi, onun disinda bu yilin en onemli karari ikinci bebisle ilgiliydi, beklentimin aksine Kemal'in zamanindan daha zorlu bir hamilelik gecirdim, ama Ingiltere'de buradaki kadar sik muayene vs olmadigindan kesinlikle daha dogal bir surec oldu, bakalim onumuzdeki yilin en onemli olayi da bebegimizi kucagimiza almak olacak insallah,
Onun dısında yakın cevremızde de acı tatlı gelısmeler yasandı: en tatlı gelisme son model yeni bebeklerin aramıza katılması oldu, Nur, Mehmet Yigit, Zehra, Can Batu, Ipek, Mesut, Yagmur ilk aklıma gelenler. Bu bıcırıkların hepsi hem kendıleri yeni bir hayata basladılar, hem de anne babalarının hayatında yeni bir sayfa actılar. Artık onların yıl be yıl buyumelerini izleyecegiz. Yılın ıkıncı flas olayı Tubanın evlenmesi oldu, bu sureci ve ozellikle dugunu hic unutmayacagız, hatta her sene aynı donemde mesela Maldivlere gidip kutlamalar yapsak diyoruz:). Acı gelisme olarak bı yakınımız zorlu bir bosanma sureci gecirdi ve hala da etkileri gecmis degil. Insallah kısa surede toparlar kendini ve o da hayata yeni bir sayfa acar.

Herkese cok guzel bir yıl diliyorum..!

Tuesday, December 22, 2009

Iyi ki dogdun arkadasim..!


Bugun Tuba'nin dogumgunu..
Gecen sene Ingiltere'de Braintree Freeport'ta bir italyan restaurantinda kutlamistik dogumgununu..
Cok soguk bir gundu..
Elimizde alisveris posetleri dolasip durmustuk butun gun..
Bu sene ikimizin de hayatinda onemli degisiklikler var..
Bunlari paylasarak buyuyor arkadasligimiz..
Bakalim onumuzdeki sene bize neler getirecek..
Tuba'ya cok cok guzel bir yil diliyorum..
Iyi ki dogdun..

Tuesday, December 08, 2009

Deniz..


Gokten bebek yagiyor desek yeridir:))
Sevgili Umut'la Murat'in bebegi Deniz de dusen son damlamiz..
Deniz bebekle ilgili simdiden komik bi hatiramiz bile var.
Ben son Turkiye seyahatinde kendisine uzerinde 'superman' isareti olan mavi bi takim almistim hediye olarak:)
Murat bi donem oglum olacak diye soyleyip durunca aklimda oglan kalmis benim de:)
Elma yanakli Deniz bebege uzun, saglikli, guzel bir omur diliyoruz ..

Saturday, December 05, 2009

chicken pox!


Kemal iki hafta once gunluk okul raporunu verirken,
super bir haber verir gibi,
'anne Agi'nin chicken pox'lari var demesin mi?'
bize gosterdi karninda diye,
ben de 'chicken pox' un ne oldugunu bilmedigimi yine ona caktirmayip,
internete bi bakmayayim mi?
megersem 'su cicegi' mis,
ilk anda rahatladim tabi 'en azindan gecirdim tek hastalik bu gruptan' diye,
sonrada unuttuk gitti,
Kemal ateslendi bayramin ilk gunu,
nedir derken dun de dokmeye basladi,
simdi onun deyimiyle 'spotty' oldu,
en son ayaginin altinda ciktigi icin ziplayarak yuruyor,
bize de bayram hediyesi oldu:))

Friday, November 27, 2009

Iyi Bayramlar..!


Gunler once annemin evde olagaunstu hal ilan edip, temizlenmedik kose bucak birakmadigi,

Masalarin uzerine en guzel dantellerin ortulup, en guzel tabaklarin cikarildigi,

Son gun herkesin mecbur arefe sularina karismasi icin banyo sirasina girdigi,

Yeni ayakkabilarin, bayramliklarin heyecaniyla bir turlu uykunun tutmadigi,

Yine de daha gun dogmadan uyandirilip, giyinip, suslenip yan yana dizildigi,

Bayramlasmada el opmenin o torensel heyecani,

illaki alinan harcliklar, o harcliklara kurulan hayaller,

bi heyecan yaptigimiz kahvalti,

O kahvaltidaki annemin actigi su boreginin cayla inanilmaz uyumu,

Babamin bayram sekerlerini, cikolatalarini. ve benim favorim ustu cikolata kapli findik, fistiklari yururluge koymasi,

Kardesimle artik sik sik o taraflara ugramamiz,

Kahvaltinin hemen ardindan ilk gelen misafirler, akrabalar,

Oglene dogru baslayan karin agrisi,

Ikinci gun, sabah erkenden babamin memleketten gelen kurbani almaya gitmesi,

O sabahki kavurmanin inanilmaz lezzeti,

Bayram ziyaretleri,

En guzel kiyafetlerini giymis cocuklar, teyzeler, amcalar,

Hal hatir sormalar, her yerde ayri yenen baklavalar,

bi sevinc, bi cosku hali,

Cocuklugumun bayramlari..

Tuesday, November 24, 2009

Boys vs. girls and shopping for a princess..

Her zaman bebeklere bayilmisimdir. Daha kucuk bir cocukken misafirlige gelenlerin bebekleriyle hep ben ilgilenirdim ve bunu gayet severek yapardim. Kiz bebeklere ayri bir ilgim vardi ama. Kemal'e hamile kaldigimda ben 'kiz' Celal 'erkek' tahmininde bulunmustuk. Kemal dogduktan sonra oglan cocugunun da cok guzel oldugunu anladim. Enteresan bi sekilde daha masum oluyor oglanlar, annelerine daha bagli, akillilari fikirleri arabada, topta, devamli bi aksiyon pesinde. Kemal gercekten kemal bir cocuk oldu. Bizi uzmedi, yormadi, ne yapacagiz biz simdi dedirtmedi. Hele simdi, cocugumuzdan cok arkadasimiz, evimizdeki kucuk adam.

Yine de bu surede disarda gordugum kizlara hep daha sempatik bakmaktan, Kemal'e kiyafet alirken kiz elbiselerini bulup bulup Celal'e gostermekten alamadim kendimi. Tekrar bebek bekledigimi anlayinca iyice canlandi kucuk kiz hayali. Kiz bebek haberini aldigimizdan beriyse kalbim pit pit. Kiz cocuklar daha bir ilgimi ceker oldu. Allahim, o buyumus de kuculmuslukler, o sirinlikler, nazlar. Hemen hepsi boyle ama. Bi de susluler. Ankara'da ankarayda pembe puanli bir yagmurluk giymis, elinde pembe pelus cantali bir kiza rastladim, iki yasinda var yok. Konusmasi anlasilmiyor bile. Annesinin kucagina oturmak istemedi, bir genc kalkip ona yer verdi. Bi oturmasi, sacini duzeltip, cantasini kucagina almasi var ki. Hay Allah ben basedebilir miyim boyle bir seyle diye bi dusunce aldi beni.

Bu arada gecenlerde kizimizin ilk alisverisine ciktim. O herzaman kiz kiyafetlerine merakli ben icin heyecanli bir giris oldu. Celal'e bir kac parca bi sey demistim, ama aldiklarimi tasiyamayacagimi anlayip onu arayinca foyam meydana cikti. Gerci disardan gorundugu gibi degil, her sey pembe, her sey kelebekli, farkli renkler ya da tarzlar bulmak zor, pembenin tonlari arasinda bir secim daha cok, ama tabi modeller cok sirin. Elim hep elbiselere gitti, ama mantikli olmaya calistim, ilk baslarda giymesi icin daha cok tulum falan aldim, daha ileriki donemler icin de bir kac elbise almis olabilirim tabi, ama en begendiklerimi, sonra onlari bulamam belki diye dusundum. Boyle iste elim kolum dolu dondum ama hala 'essentials' dedikleri seyleri alabilmis degilim. Daha ziyade gardrop calismisim.
p.s. su baby flower hat ve handband'ler de ilgimi cekiyor, ozellikle surada cok guzel bi tane var. Ne dersiniz:))

Thursday, November 19, 2009

Yolculugun dokuzuncu yili..

Celal'le tanisali dokuz sene olmus. Ilk zamanlar iki ay oldu, uc ay oldu diye sayardik, sonra yillara donduk tabi. Dokuz yil gercekten cok ama, onca yil nasil da gecivermis. O zamanki resimlerimize baktigimizda daha bi genc, daha bi zayifiz sanki, aklimizda bin turlu hayal, ben daha universite son siniftayim, Celal ise gireli uc-dort yil olmus. Ve en ilginci, saatlerce yurumemiz, hem yurur hem konusurduk, cok yorulunca ki bu bir kac saatlik yurume sonrasinda olabilirdi mesela, bir yerde oturur, bi seyler yer veya icer sonra yola devam ederdik. Nereye gidiyorduk, neden o kadar yuruyorduk? Galiba bir yere varmak degil de birbirimizi tanimakti asil amac. Sonradan evlendigimizde de devam ettik yolculuklara, gerci o yurume performansini yakalayamadik ama oyle evine kapanan ailelerden de olmadik hic, iki gun evde kalsak icmiz sikilir hala, hadi bi cikalim deriz, nereye gittigimizin cok da onemi yok.
Yillar geciyor, once Kemal bey geldi ailemize, simdi kucuk bir hanimefendi icin heyecanlaniyoruz. Turkiye'deyken bir sabah soyle ufak yuruyus yapalim diye evden ciktik, yuruduk, konustuk, sonra birden aklimiza esti, taksiye binip ilk yemek yedigimiz restauranta gittik, terasta oturup halimize gulerken, ben dedim ki 'insallah bir gun Kemal kocaman bir delikanli olur, kizimiz da genc kiz ve onlar bizi buraya getirir, biz de onlara o ilk gunleri anlatiriz'.
Aksami ettik orada, annemi arayip sabah yuruyusumuzun biraz(!) uzadigini haber verdik:))
Nice dokuz senelere..!

Friday, November 13, 2009

Ipegimiz de geldi hos geldi!!


Goksu ve Mert'in minik kizi da saglikla geldi dunyaya. Gordugunuz gibi masallah cok guzel bir kiz simdiden. Bu arada bebek haberlerini aldikca beni de hafiften bi heyecan basmiyor degil:))

Friday, November 06, 2009

Hosgeldin Esra'nin oglusu..!


Esra'nin guzel haberlerini aldik, cok sevindik.

O da minimini bir oglanin annesi artik.

Kucuk Mehmet Yigit'e bir omur boyu saglik ve mutluluk diliyoruz..

Thursday, November 05, 2009

Turkiye maceralari..

Turkiye'ye gittik ve donduk. Iki haftaligina planladigimiz seyahatimiz elimizde olmayan burokratik sebeplerle bir ayi gecti. Ama neler yaptik neler:
- bi suru burokratik islerle ugrastik, ayrinti anlatmayacagim ama kisaca soylemek gerekirse istesem de 'desperate housewife' olamayacagim zannederim,

- Tuba'yi uc gun uc gece suren bir dugunle evlendirdik, cok cok guzel bir dugun oldu, onlar erdi muratlarina darisi bekarlarin basina, iste ciftimiz:

- Bu arada ben de 'bes ay' fotografimi dugunde cektirdim (bu arada alti ay oldu ama idare edin:))




- Mesut bi oglumuz oldu! Celal' in kizkardesi dogum yapti Ekim'in ondokuzunda, ben de kendi durumumdan midir nedir baya baya heyecan yaptim, simdi ikisi de iyiler, darisi basimiza:)

- Arkadaslarla bulustuk, bol bol Turkish kebap ve Turkish tatli yedik, biraz siskinlik yapti tabi yediklerimiz, gerci soda ic gecsin cinsinden degil:) Asagida bi alti saat falan suren bi brunch'dan bir kesit goruyorsunuz mesela, yanimda Isil karsimda da Ece var suc ortaklari olarak, bi de en son sakizli Turk kahvesi vardi galiba:)

- Aa tabi, bi de ufak bir basari haberi var (nasil mutevazi bi giris ama:)): Supervisor'imdan aldigim habere gore, tezim cok basarili bulunmus, diger markerim bu sene okudugu en iyi tez oldugunu soylemis, vee bu nedenle teze 'distinction' vereceklermis, (ingiliz sistemini bilmeyenler icin not, distinction 70 ustu demek, aman ne var onda demeyin, burada gorup gorebileceginiz en yuksek not, seksen doksan diye bir sey zaten olasilik disi).

Son aydan aklimda kalanlar bunlar, unuttugum bir sey varsa affola.

Monday, September 28, 2009

bi kiz:)))


Colchester'da bebek cinsiyeti aciklamiyorlar, hem de hic. Yani eski usul bebek dogunca ogreniyorsunuz. O nedenle Turkiye'ye gelince ilk is doktora kostuk. Ve bebisin kiz oldugunu ogrendik! Benim icimden gecen de buydu ama insan emin olamiyor tabi. Insallah saglikli, akilli, guzel bir kizimiz olur:))


p.s. ta ne zaman baslamisim ama yayinlayamamisim bu entry'i. Gerci artik herkes haberi aldi ama ani niyetine yayinlayayim yine de dedim.

Tuesday, September 08, 2009

hasat zamani..

Bahcemizde hasat zamani. Bu bizim ilk bahcecilik deneyimiziz. O yuzden biraz zorlandik. Fakat sonunda basta rokalar, maydonazlar, sarmisaklar olmak uzere baya da verim aldik. Yukarida boyumuzu gecen ayciceklerimiz, hatta artik oldu, hem biz yedik, hem de arkadaslara goturduk bayramda.


Bu da Kemal'in deyimiyle bebek kusumuz. Yaz boyu bizi ziyaret etti. Cok yakinlarimiza kadar kondu. Havalar soguyunca fazla gorusemez olduk.


Domateslerimiz. Kabuklari kalindi biraz ama cok lezzetlilerdi, bu tecrubeyle seneye daha iyi urun almayi umuyoruz.



Bogurtlenler bahceden degil ama yuruyus yolumuzdan. Kemal bogurtlenlere bayiliyor. Oyle boyle degil ama hic bikmiyor yemekten.


Salataliklar. Ne yazik ki sonlari iyi olmadi ama urun alamadik.

Bunlar meshur ortancalarim. Nereye koysam bilemedim.

Bu da Kemal'in meshur balkabagi, tohumunu ekti, butun bir yaz suladi, gitti geldi ne kadar buyudugune bakti, sonunda da sabrinin karsiligini altta goruldugu uzere aldi.


Sonrada okuldaki gecen Hallowen hatiralariyla, kendisi yuz goz cizip kabagin uzerine, bize icini bosalttirdi, bi de ortasina mum koyduk mu ortaya bu sanat eseri cikti:) Ugrasmasi ve sonunda mutlulugu gorulmeye degerdi.

Bu da sevgili korkulugumuz, basina kuslar konsa da hasat zamanina kadar urunleri korudu.

Sonuc olarak, bahcecilik guzel ugrasmis gercekten. Bahceden yediklerinizin tadi bir baska oluyor nedense. Cocuklar icin de hic bir seyin havadan gelmedigini ogretmek icin ideal.

Sunday, September 06, 2009

Dort ay!!

Evet, bebis dort aylik oldu, hatta gecti bile ben bu haberi yazana kadar.Mide bulantilari azaldi. Simdiden baya baya hamile de gorunuyorum. Gerci ben Kemal'de 20 kilo civari aldigim icin ve herkes ikinci de daha cok alirsin dedigi icin biraz endiseliydim ama henuz iki kilo almisim. Hatta bu sefer acaba az mi aldim diye suphelendim. Anlayacaginiz, bu bebisin herseyi Kemal'den farkli. Ve kendi de farkli olacak gibi. Bir defa midwife (buranin ebesi) eve geldi, ilk kayitlari ve testleri yapmak icin, iki kere de ben hastaneye gittim, ilkinde bebisi gorduk ultrasonda, ilk seferki gibi heyecanlandik, biz bakarken hopluyordu valla, hareketli bi sey olacak diye dusunduk. Ikincide de kalp atislarini dinledik, ben ultrason da olacak zannetmistim, Kemal de bizimle geldi bir heyecanla bunun icin, ama kalp atislarini dinlemek bile baya heyecanlandirdi onu. Onun disinda hala tez yaziyorum, 15'inde teslim etmem gerekiyor ama henuz hic o asamada degilim ve hafiften panik olmak uzereyim. Bayramdan sonra Turkiye'ye gitmeyi planliyoruz, sonra da 'iki yil okul tatili' kitabindaki gibi uzun bir izne ayrilacagim sanirim. Hala sanirim demem ilginc tabi. Hayatinin hic bi doneminde bos kalmamis biri olarak bu duruma biraz mesafeliyim galiba. Ama bu donemi de sevecegimi soyluyor icimden bi ses, hatta icimden bi ses bunu en cok kendi icin istiyor gibi:))

Friday, September 04, 2009

Kemal okula basladi:)


Kemal'in okulu basladi. Artik kendisi bir Class 1 ogrencisi. Siniflarinin yeri degisti, artik etrafi citli kucuk bahcede degil de buyuk bahcede oynayacaklar. Zaten ilk gun itibariyle hep bahceyi anlatti, agaca cikmis, ogretmenleri bahceye duck ve goose koymus filan, a bi de resim yapmis ve ders niyetine de sightwordsleri tekrarlamislar. Gerci bu sene okulun daha ciddi olacagi ilk gunden belli oldu, aksama okunacak iki kitap ve bir de antik misir'la ilgili bir baska kitapla geldi. Biz de antik misir'la ilgili bir seyler ogrendik bu arada. Malum bizim okullarda dunya tarihi es gecilir bi sekilde:)

Monday, August 31, 2009

Baby Booooom..!

Saka maka en azindan cevremizde ciddi bir ‘baby boom’ var:

Agustos sonu: geldi geliyor kuzenimin bebis, Eylul sonu: Goksu, Ekim: Esra, Kadriye, Kasim, Aralik: bos kontenjanimiz var bekleriz, Ocak: Ayse, Subat ortasi bendeniz:), Mart ayimizda burdan bi arkadasimizin esi, Nisan: sevgili gorumcem, Mayis ve sonrasini bilemiyoruz, cunku onlar da ogrenmediler:) Hatta cok komik oldu gecen burda yemege gittik, Turk garson var, yanimiza geldi, Kemal’i sevdi, Celal de sizin var mi cocuk diye sordu, geliyor dort aylik demesin mi? Bu kadar da olmaz dedik :)

Friday, August 14, 2009

Gittiler, bir dolu hatira ile:))

Annemlerin geldigini yazmistim. Onlarla gecen bir bucuk ayin sonrasinda 27 Temmuz’da da babam geldi, bir on bes gun de boyle hep beraber gecirdik. Evde bir bayram havasi tadinda. Cok guzel oldu. Babam geldikten sonra ekip gezilere agirlik verdi, Colchester, Cambridge, Braintree ve tabi Londra. Aksamdan guzergah cikariliyor, sabah piknik cantalari hazirlaniyor ve erkenden yola dusuluyor. Kemal’e de ikinci el bir toddler pushchair ayarladik, boylece yoruldum bahanesi de kalmadi:) Gerci ben uzun soluklu gezilere katilamadim, hem malum mide bulantilari,hem swine flu endisesi hem de firsattan istifade tez yazma amaciyla, her aksam gelip yaptiklarini anlatiyorlar, fotograflari gosteriyorlardi. Bana da yerine gore tursu, lahmacun vs. getiriyorlardi haklarini yememek lazim:) Onun disinda babamin gizli bir ‘shopaholic’ oldugunu ogrendik, daha dogrusu ‘shopaholic on abroad’. Kendisini Braintree’den, Tesco’dan, TK Max’dan vs. zor cikardik. Bu Turkiye’de su kadar bu boyle deyip ha gayret alisveris yapti, sonucta televizyon bile aldilar ona gore hesaplayin:) Sonra uzun kahvaltilar, sabah-aksam semaver sefalari (Turkiye’den semaver getirtmistim anneme! ), bahce sefalari ve yemek yemek yemek.. Annem yemek pisirmekten yorgun dustu resmen, tabi devamli hareket halinde olunca surekli ac olan bir ekip vardi. Sonra Kemal’in bitmek tukenmez bilmez tek kale, cift kale maclari, guresler, kirk kere seyredilern Madagascar, bi orman bi deniz gezisi darken, zaman ucup gitti ve bi baktik donus gunu gelmis. Kotu olduk yine. Misafirin gelmesi iyi de gitmesi cok zor. Duygusal anlar yasadik yine, birbirimizi teselli ettik. Sonra da ucup gittiler. Geriye sanki her zamankinden daha sessiz ve bos bir ev kaldi, neyseki Kemal var bir suru muziplik yapip nese katiyor ev haline. Ben ne zamandir bosladigim teze dondum. Bu arada annemin yoklugu ev isleri alaninda da kendini fena halde hissettirdi aninda. Neyseki sevgili esimle hafif cetin gecen muzakereler neticesince onu da tatliya bagladik. Simdilik boyle bizden, cekirdek ailemize donduk:)



Ilk geldikleri gunun ertesi, Colchester Castle. Hala saskinlar. Annem ozellikle gunlerin burada bu kadar uzun olmasina basta hic alisamadi, saat 10-10.30 hala hava kararmayinca ama Turkiye'deki saate gore (12-12.30) uyku basinca ilk gunler Kemal'le beraber aydinlikta uykuya cekildiler.

Braintree maceralari anlatmakla bitmez, annem de diger arkadaslar(!) gibi buraya asik oldu. Tabi 10 pounda aldigi Nike spor ayakkabilarin ya da 1 pounda aldigi hediyeliklerin bunda bir payi var. Sonucta o da buranin tehlikeli olduguna karar verdi. Zaten babami bir ucunda soktuk diger ucundan cikamayacagimizi anlayinca kenardan cikardik bir baheneyle:)

Kemal agacta, alttaki mindere dikkat, malum mustesar Kemal kendisi, calisma annane-baba ortak yapimi.


Kemal yine Little Cook olmus, aslinda buna ayri baslik acicam, onlugu falan da var cunku, sik sik big cook-little cook oynuyoruz, boylece kendisini mutfaga da alistiriyorum yavastan:)


Kemal okul yarislarinda.. tum yarislarda birinci oldugunu iddia ediyor, her ne kadar yarismanin da onemli oldugunu soylesek de bunu anlayacak yasta degil galiba, tek derdi kazanmak.


Golfcu Pasa diyorum kendisine bu anlarda, o kadar ciddiyetle oynuyor ki gormek lazim. Bu arada krikete de basladi hafiften bi arkadasinin dogum gunu hediyesi sayesinde.


Bunlari ne siz sorun ne ben soyleyeyim. Okuldaki fair'den almsitik, kendisi boyadi. Malum o bir McQueen hayrani. Sonra da onlari evde yaristirmaya basladi. Aslinda yarismanin videosu da var ama facebook'a kesin duser diye vermiyorum. Soyle oluyor hepimiz bir araba seciyoruz evin icinde merdivenleri de iceren bir guzergahta 'vinnn' sesleri ile suruyoruz. Yaris bitis noktasinda-ki ilk varan kim oluyor tahmin edin, birinciye kupa veriyoruz, adi' piston cup'. Birincimiz bizlerin kupayla selamliyor, biz de onu alkisliyoruz. Son donemde cicek falan da istemeye baslamisti. Hatta bi ara sampanya patlatma hareketi de yapmaya basladi. Neyse resimler kaybedildi ve yaris sezonu kapandi da bizim imaj da kurtuldu.

Efendim, bu Jackson guitar, ozelliklerini saymakla bitmez, kendisi Turkiye'de 3 milyar mi 5 milyar mi :) ne. Benim sevgili kardesim uzun ebay'da suren uzun arastirmalar ve kafamizi sisirmeler neticesinde 200 pounda kendisine kavusmayi basardi, kendisi super kar edip Turkiye'de atacagi havayi dusurken biz de bir kac gece yagmur altinda conservatory'de hafif bir giris parcasi dinledik ve mutlu olduk.

Kemal bahce sefasinda, onu boyle gorunce bahceli bi eve tasindigimiza cok mutlu oluyorum, en azindan bir kac senesi apartmanda gecmeyecek. Bu arada apartman alerjim artiyor ama Turkiye'ye donunce mecburen.


Bu sefer anne-kiz bahcede cay sefasindayiz. Bir ara calismalari bahceye tasidim zaten, fakat fazla ziyaretci olunca iceri kactik haliyle.


Kemal'in dogum gunu hatirasi, gogsunde arkadasinin yolladigi bes yas rozeti belinde bizim aldigimiz, sik sik kontrol etti bunlari yerlerinde mi diye:)


Yollarda.. Kemal cok guzel duruyor arabada, daha alti aylikken basladi tabi araba yolculuklarina:)

Burasi icin ayri bi baslik acmak lazimdi aslinda, Celal'in doktoradan bi arkadasi var, esi ingiliz, cocuklarin (bi kiz bi oglan) hem Turk hem Ingiliz isimleri var, sevimli ve eglenceli bi aile, biz onlari Kemal'in dogumgunune davet etmistik, onlar da bizi kalelerine(!) davet ettiler, daha dogrusu anne-babalarinin kalesine, gercekten cok ilgincti, cok genis bi alanda ustu surlu falan bi kale, etrafinda da elma bahceleri var, tabi ben evlere son zamanda iyice merak saldigimdan benim icin ayri bi tecrube oldu, kalenin icini orjinal halini bozmadan dosemisler, ozellikle yer dosemelerine bayildim, kirmizi ustu beyaz iskambil isaretli desenli parkeler falan, sonra odun sobasi, hep yan aydinlatmalar, surlara cikan doner merdiven, uc katli, en ustte surlar var ve oradan gorulen super bir deniz manzarasi, oraya da bir conservatory yapmayi dusunuyorlarmis, gercekten etkileyici bir mekandi. Ayrica Katy bize ingiliz barbecue hazirlamisti, once cay, kahve. meyve sulari vs. ile scone and cream, dougnut gibi buraya ozgu ingiliz keklerinden ikram etti, sonra mangalda balik, tatli-eksi soslu tavuk ve kofte, uzerine de fransizlar gibi peynir ama yaninda kraker ve pickle ile, cay ve dondurma ile cilek. Sonunda ingilizler misafirlerine neyi nasil ikram ediyor gorebildik, bu da guzel oldu. Bu arada cocuklar kalenin bahcesinde cok eglendiler, kayacaktan, trampoline, havuza kadar hersey vardi, bi ara iceri kacip piyano bile caldilar. Bizimle yine kemalin dogumgununde beraber oldugumuz bi arkadasimiz ve ailesi de vardi, hatta onlara Turkiye'den misafir gelen uc tane de liseli kizimiz vardi, baya kalabalik ve egelenceliydi haliyle. Yemekten sonra bi de sahile inip yuruyus yaptik, ve aksama dogru Colchester'a donduk. Bu arada bu kalemiz Felixstove'da, Colchester'a yarim saat uzaklikta, Ingiltere'nin en buyuk limanlarindan biriymis.


Kalenin distan gorunusu ve biz:)


Surlardan gorunen bahsekonu manzara.


Kaleden sonra, denize hucum:)


Annemle babam Kemal'i de alarak yuruyuse ciktilar, nedense yollari marketten gecmis, Kemal de bana aldiramadigi fuzeyi ve kekleri aldirmis onlara, geldiginde bana gosterip muzip musip guluyordu:) bizimkiler kutunun icinden kek cikacagini dusunurken, cupcake tarifi ve malzemeleri cikti, gerci basitti, 15 dakika icerinde oldu ama Kemal susleme kismina gecmek icin cok sabirsizlandi, neyseki sonunda istedigi gibi de susledi, cok da gurur duydu yaptigi isle, sonra da bize ikram etti ve geri kalanin hepsini afiyetle yedi:)

Babam ve Kemal bahce keyfinde, ama oyle boyle degil, sabah Turk kahveleri iciliyor falan, Kemal beye de Turk kahve fincani icerinde kakaolu sut hazirlaniyor, yaninda cikolatasiyla, babam ondan ingilizce ogrenmeye calisiyor, o da devamli babamin yanlislarini duzeltmeye calisiyor, 'dede sen bilemiyosun' diyerekten, bi havali sormayin:)

Burasi Wivenhoe, Kemal'in okul mekani, her ne kadar tasininca biraz uzak kalsak da ortama alismisken degistirmek istemedik okulunu, Wivenhoe sanatsal bir yer, biz gittigimizde de bir suru ressam nehor kenarina yerlesmis, resim yapiyorlardi, babam 'very good' falan diyerek kendileriyle hemen iletisime gecti yine, ama devami gelemedi:) saka bi yana, babam kardesimdem cok daha atak cikti ingilizlerle iletisim kurma konusunda,

Cambridge gezisi basliyor..

Bu fotografi ODTU isletme mezunu arkadaslar icin koydum:).

Kemal bu aslanlara bayliyor, uzerinde de Aston Villa formasi ama kendisi Aslan Villa diyor ve bir kisim ingilizlerin sevgi gosterilerine tanik oluyoruz bu forma sayesinde:)

Bu da bir ingiliz klasigi, neyse cok seviyorlar bu bronz canli heykelleri, arkada da bir Cambridge caddesi, Cambridge'de bisikletli populasyonu kayda deger,

Bu da meshur Cambridge punt turu.


Kemal'in bu ikinci seferi olunca iyice uyum saglamis ortama, hatta bi ara ayaga kalkmis, suya elini sokmus filan.

Ve Londra..

Meshur Tower Bridge. Hava da yine meshur bir Londra havasi..


Kardesimin artistik pozlari basliyor:)

Annemle babam Thames nehri kenarinda. Bu fotoyu cok sevdim nedense.


Bu da bir savas gemisi, Kemal'in ozel ilgisini cekmis tabi, hatta bi de kaptanla fotografi vardi ama onu bulamadim sonradan.


Yine Kemal'e yonelik bi olay. Spiderman'i gorunce kalakalmis bizimki.



Asuman Hanim Londra'dan bildiriyor:)



Sabah-aksam kaynayan ve her daim bize hizmet veren semaverimiz. Iyiki de almisiz dedik sonunda:)

Burasi bize 15 dakika uzakliktaki Mersea adasi.


Basta gitmiyordum ama deniz havasi bana da iyi geldi, herkes renk geldi yuzune dedi:)


Kemal de bu arada kalesini yapti, bayragini dikti:)

Ikinci Londra seferi, British Museum.



Muzede fotograf cekmek yasak olsa gerek di mi?


Bi gidemedik su muzikallere ona yaniyorum. Annemler gelince bi aksam kacariz diye dusunuyordum ama bu sefer de benim saglik halleri el vermedi:(

Hyde Park. Kemal koltuga nasil kurulmus:)

Londra metrosu, 'rush hour'a yakalanmadiginiz surece Londra'daki en iyi ulasim araci.


Buckingham Palace orda bi yerlerde:)

Ve Buckingham Palace'in kapisina dayanmis bi genc Turk.


Gezi aralarinda Kemal'le oynamayi ihmal etmemek lazim, takim maclari bile yapti bu sayede, gerci birisi topu alacak olsa 'fayil' diye bagirtiyi kopariyordu ve onun kalesine giden goller bir sebeple gol sayilmiyordu ama zamanla ogrendi biraz kurallari:) Arkada da burada dizayn ettigimiz Turk divani var, goren sasiriyor bunu nerden buldunuz diye, bir de arkasina saz astik mi tamam;))
Bi sabah kalhvaltisinda benim ani bi ilhamimla Highwoods'a gittik. Gol kenarinda kakvalti baska oldu tabi. Sonra ben soframizi fakettim. Ingilizler sadece bi sandvicle idare ederler boyle durumlarda, bize bakar misiniz, hem de bu aceleyle hazirlanmis hali, cam bardaklar falan, karabibere dikkat ayrica:)
Gole karsi poz vermisim;)

Kemal'e hamileyken bu fotograflardan cektirmeye calisirdim her ay, maksat hatira olsun, iste bu da yeni serinin ilk halkasi, 'bebis uc aylik' pozumuz:)

Yine ben, fotograflari yuklerken sonlara dogru bi melankoli sarmis beni galiba:) ama bakin bunlar benim uzun sure pesinde kostugum ortancalar, sonunda babam hediye aldi da muradima erdim:) cok guzeller ama di mi?

Sonunda bu gunleri de gorduk, Batuhan bahce suluyor, baslarda hic cikmiyordu bahceye, varsa yoksa bilgisayar, malum apartman cocugu, sonradan baya alisti ama.

Bu arkadas zaten alisik, hatta bazen bizden habersiz ayarliyor herseyi. bi bakiyoruz bizimki elinde hortum.

Babam bizi evi cok begendi, hatta bi ara olcumler yapip, planini cizdi, yani bu evi Turkiye'de yaptirabiliriz! teorik olarak en azindan:)

Maaile beklemedeyiz, bi yere gidilecek galiba. Iste boyle son aylarin ozeti, gerci annemler gideli 12 gun olmus ben yaziyi ancak yayinliyorum ama olsun, gec olsun guc olmasin di mi?

Rana bu kadar:))

Kemal de bu kadar!