Monday, September 24, 2007

Teletubbilerin veda zamanı ve çilekler ülkesine varış..

evet, artık ingiltere'deyiz..
Ankara'da son günlerimizi oldukça telaşlı geçirdik,
en son Kemale tedbiren yaptırdığımız göz muayenesi neticesinde doktor gözlük verince, zaten karışık olan takvimimiz iyice karıştı, ikinci bir doktordan teyit alıdık, gözlükçüde uzun saatler geçirdik ve son günümüz itibariyle Kemal bey de bir gözlük sahibi oldu:) kullanabiliyor mu derseniz, işte zaten en çok televizyon ve bilgisayarda kullanması gerekiyor yani, ona biraz alıştı, ama arada çıkarıp atıyordu başta, şimdi katlayıp bir yere koymaya başladı, ilerleme var yani:)
öte yandan hüzünlü bir vedayla ayrıldık Ankara'dan, üç araba uğurlayanımız vardı, ortamı biraz keyiflendirmek ve tabi ağlamamak için Kemal'in 'teletubbilerin veda zamanı' esprisine sığındık, babam duygulandığını göstermemek için 'ben artık gideyim' deyip hızla uzaklaştı yanımızdan, annem son ana kadar güçlü durmaya çalıştı ama İstanbul'dan aradığımda sesimi duyduğunda gözyaşlarına boğuldu, kayınvalidem, kayınpederim, Kadriye, Hasan, Cihangir, annanem, teyzem hepsi kötü oldular bu ayrılığa, özellikle Kemal'den ayrılmak çok zor geldi anneme, dile kolay üç yıldır, haftanın beş-altı gününü geçiriyorlardı beraber, şimdi büyük bir boşluğa düştü ve bu zamanda ne yapacak diye düşünüyor, ben de tek başıma olsam kesin ağlardım ama Kemalle birlikte olunca güçlü olmak gerekti,
sonra uzun bir yolculuk yaptık tabi toplam beş saat ama Kemalle olunca ve beyefendi hiç uyumayınca baya uzadı yol, neyseki onu oyalamak için ufak yeni oyuncaklarla doldurmuştum çantasınıi onlarla oyalandık yol boyu, bir de uçak yemeklerini pek sevdi yaramaz,
İngiltereye vardığımız da Celal bizi gülller ve bir oyuncak kaplan ve kocaman bir gülümsememeyle karşıladı, bizim hüznümüzde bir anda mutluluğa dönüştü tabi:)
Londra Stansted havaalanından Colchester'a bir saat otobüsle geldik, Kemal otobüste uyudu artık,
sonra evimize geldik, sevimli ve kullanışlı bir ev, benim getirdiğim pembe çiçekli koltuk kılıfları ve nevresim takımları ile daha da güzelleşti, Kemal balonlarla süslü odasına ve evin hemen her tarafına bayıldı, 'baba bize ev mi yapmış anne' deyip durdu,
ertesi gün okula gittik, Celalin bisikletle beş dakikada aldığı yolu, Kemalin yürüyüş hızıyla yarım saatte aldık-ki bu da acaba araba mı alsak diye düşünmemize yol açtı,
Kemalin kreşine de gittik, çok sempatik ögretmenleri var, Lyn adlı öğretmeni Kemale birşeyler anlatırken o kızcağızın yüzüne karşı ha ha ha diye güldü, insanların onunla ingilizce konuşmaları çok komik geliyor, sonra oyuncaklarla oynadı ve bisiklete binme saatinde diğer çocuklarla beraber sıraya girip bisiklete bindi, yalnız tahminimizin aksine sınıfta yabancı çocuk bir iki tane, gerçi sınıf henüz tam oluşmamış değişebilir, öğretmenleri yabancı öğrenciler konusunda deneyimliymiş bu da beni rahatlatan bir şey oldu, bir fransız çocuk var, geldiğinde hiç ingilizce bilmiyormuş, şimdi kreşin sınırlarında annesiyle bile ingilizce konuşuyormuş, bakalım bizi ne maceralar bekliyor,
onun dışında okul güzeldi, tabi öğrenciler tamamen gelince daha güzel olur, yalnız uzakdoğulu sayısı oldukça fazla, bir cafede oturduğumuzda üç çinli kız Kemalle konuştular, o da herkese dediği gibi 'hello my name is Kemal' dedi, sonra da bana onlar kim diye sordu, ben de çinliler dedim, sonradan babasına olayı şöyle anlatıyor: ' baba ben çileklere hello dedim' böylece çinlilerin adı çilekler kaldı, dün marketten dönerken yine iki çinli geçti yanımızdan kemal yine hemen 'anne bak çilekler' dedi, ayırt ediyor yani:)
Cumartesi günü Colchester merkezine gittik, tarihi bir kalenin çevresinde irili ufaklı dükkanlar ve geniş parklardan oluşan güzel bir şehir merkezi var, baya gezdik, hoşumuza gitti, burası üniversiteye göre çok ingiliz ama, yabancılar tek tük,
işte böyle yavaş yavaş alışıyoruz buralara, bu hafta kemal bir gün bir saat gidecek kreşe haftaya yavaş yavaş artıracağız, o da alışır, biz de okula başlarsak daha bir uyum sağlarız ortama diye düşünüyorum, bakalım önümüzdeki günler neler getirecek,

Saturday, September 01, 2007

yorucu günler..


merhabalar,
gerçekten yorucu günlerden geçiyorum,

vizelerimizi İngiltere Büyükelçiliği'ne yaptığım üç ziyaretten sonra alabildik, ilki başvuruydu, ikincisinde tam bir dakika geç kaldığım için alamadım, üçüncüsünde saatinden önce gidip bekledim ve aldım. Tabi her seferinde Gaziosmanpaşa'nın tepelerinde kaybolmam ve başıma güneş geçmesi de ayrı bir olaydı:))

arabayı satılmak üzere teslim ettiğimizden beri otobüsler, dolmuşlar ve metrolarla seyhat ediyorum ve özellikle bu sıcak yaz günlerinde arabaya sahip olmanın ne büyük nimet olduğunu anlıyorum.

dört-beş gündür baş ağrısı, mide sancısı vs. çekmekteyken, dün akşamdan beri de bağırsaklarımın bozulmasıyla kafamı yataktan kaldırmayacak hale geldim, yine de çok sevdiğimiz aile dostlarımız-namı-ı diğer Boraların beraber kahvaltı yapma isteklerini kıramadım, yarın tatile çıkıyorlar çünkü, böylece bir kaç ilaç içip durumu geçici süreliğine kontrol altına alarak , sabah Kemalcikle beraber yola koyulduk, daha doğrusu bizi evimizden aldılar, Ahlatlıbel'de yediğim en güzel sucuklu,biberli, domatesli sandviç, ege zeytinleri, kaşar peynir, domates, salatlık ve tabi çay ile süper bir kahvaltı yaptık. Ben son günlerde bir şey yiyemediğimden arkadaşları kırmamak için yediğim sandviçi hala sindirebilmiş değilim ama herşey çok güzel oldu. Böyle zamanlarda hatırlanmak başlıbaşına güzel zaten. Kemal de Bora abisiyle çok eğlendi, bir de günün finalinde abisi ona kocaman bir helikopter hediye etti ki keyfine diyecek yoktu. Daha sonra halasından da akşam yemeği teklifi aldık. Kemal'in de kuzen Rüveyda'yı çok göreceği gelmişti. Akşam yatarken "anne ben bugün çok güzel bir rüya göreceğim" dedi, ben de "nedir" diye sorunca, "Rüveyda'yı.." demesin mi:)) Yalnız, benim sağlığım iyi sinyaller vermiyor ve arabamız olmadığından ulaşım sorunumuz var. O nedenle halamızın da önerisiyle kuzenlerin buluşmasını hafta içine erteledik. Şimdi bizim beyefendi öğle yemeğini yedi uyuyor, ben de yanına gideceğim, biraz dinlenip toparlanmak üzere..

Herkese selamlar, tek yorum yazan canım arkadaşım Esra olsa da:))

Rana bu kadar:))

Kemal de bu kadar!